'Şampiyonlar-Satrancın Gizemli Taşları' filminde rol alan Sarp Levendoğlu, İstanbul'un karmaşasından uzak, Datça'daki huzurlu yaşamını anlattı. 45 yaşında yeni bir hayata başlayan ünlü oyuncu, şehrin stresinden ve magazin dünyasının gürültüsünden uzaklaşarak, doğayla iç içe bir yaşam tercih etmiş.

Datça'da Şöhretsiz Bir Yaşam

Levendoğlu, Datça'da şöhretin önemini yitirdiğini belirterek, "45 yaşındayım ve daha sağlıklı bir yaşam için buradayım. Sabah kalkıyorum, spor yapıyorum. Trafik yok, istediğin her şeyi yapabiliyorsun. Bu gerçekten büyük bir lüks. Magazinle alakam yok. Bazı insanlar kendini göstermek ister, bazıları ise benim gibi izole bir hayat yaşamayı tercih eder. Bodrum'a yakın olmasına rağmen Datça'da şöhretin pek bir önemi yok. Pahalı arabalarını sergileyebileceğiniz bir bar yok. Restoranlarda herkes rahat ve mütevazi. Eleştiri olarak söylemiyorum, ama şan şöhretin orada bir değeri yok. Üstelik Datça ekonomik bir yer. Fırsatçılık yapanlar oluyor, ama onlar da uzun süre tutunamıyor. Doğanın güzelliği ve sakinliği burada en büyük lüks." diye konuştu.

Uygun Fiyatlı Lezzetler

Ünlü oyuncu, Datça'daki yaşam maliyetinin uygunluğuna da dikkat çekti. "Bir esnaf lokantasına gidiyorum. Spordan sonra dört çeşit yemek yiyorum, en fazla 200 lira ödüyorum. Bodrum'da lahmacun ve ayranın bin 500 lira olduğunu söylüyorlar. Geçenlerde arkadaşlarım geldi, 14 kişi lahmacun ve ayran yedik, toplam bin 400 lira ödedik. Hesap ortada, bir kilo undan 40 lahmacun çıkar. Bu fiyat farkı oldukça dikkat çekici. Datça'da hayatın daha gerçekçi ve ekonomik olduğunu düşünüyorum." şeklinde konuştu.

Gerçek Köy Hayatı

Sosyal medyanın yarattığı yanılsamaların aksini belirten Levendoğlu, "Sosyal medyada köy hayatını izleyip geliyorlar, ama gerçek hayat öyle değil. 'Köy hayatında doğalgaz yok mu?' diye soruyorlar. 'Yok' diyorum. Odun kıracak, bahçeyle ilgilenecek ve doğayla iç içe olacaksın. Bahçeye yaban domuzları geldiğinde korkmayacaksın. Böceklerden korkanlar ise bu hayatta yıpranıyor. Köy yaşamının doğası bu. Hazırlıklı olmak ve doğanın bir parçası olmak gerekiyor. Bu yaşam tarzı herkes için uygun değil ama benim için mükemmel." dedi. Levendoğlu'nun bu açıklamaları, şehir hayatından uzaklaşmanın ve doğayla bütünleşmenin zorluklarını ve avantajlarını gözler önüne seriyor.